İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ TEMMUZ 2020

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 20 07
  • Marka : SÜEDA

  •  
  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    2,40 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

AKIL ODUR Kİ…

Kur’an-ı Azimüşşanda Rabbimiz bizleri çeşitli vesilelerle akletmeye, düşünmeye sevk etmektedir. İhya’da geçen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav), “Allah akıldan daha değerli bir şey yaratmamıştır” demiştir.

İmam Gazali Hazretlerinin ifadesiyle, “Göz için ışık ne ise, akıl için de vahiy odur”. Yani akıl, hayatımızın olmazsa olmazlarındandır. Aklı olmayanın hükmü de ona göredir.

İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliğidir, akıl sahibi olması. İyi kötü ayrımını hatta insanın iyi daha iyi ayrımlarını yapabileceği ve ona göre hareket etmesine vesile olacak harikulade bir alettir akıl. Fakat akıl, evet bir alettir, bir anahtardır. O olmadan hazinenin kapısını açamazsınız, doğrudur. Lakin aklın açtığı istikametli kapıdan sonra iman ve itaat esastır. Aklın vazifesi, iman ve itaate elini tutturmak ve devam ettirmek içindir. Yazıklar olsun vahyi inkâr eden akıllara. Yazıklar olsun, hadisleri beğenmeyen akılsız insafsızlara.

İbrahim (as) putlara tapmayı reddetmişti. Çünkü makul değildi. Hatta bir gün onları kırmış ve baltayı en büyüklerinin boynuna asmıştı. Halk bu işi ancak onun yapacağına kani olarak yanına geldiklerinde, “Ben neden yapayım, baksanıza balta onun boynunda, olsa olsa o yapmıştır” demişti. Fakat puta tapan oradakiler de bunun olamayacağını izhar etmişlerdi.

Etmişlerdi fakat puta tapmaya da devam etmişlerdi. Zira akılları değil, başka pek çok hesapları onları o tarzda inanıyormuş gibi gözükmeye itiyordu.

İbrahim (as) kendi dünyasında Rabbim kim sorusunu sormuş ve makul ve mukni cevaplar aramaya başlamıştı. Yıldızlar, hayır olamazdı; güneş çıkınca batıyorlardı. Güneş, olamazdı; o da batıp gitmişti. O zaman bunlara benzemeyen, zail ve fani olmayan bir zat olmalıydı. Olmak zorundaydı. Olmazsa olmazdı. Akıl buna ermişti. Künhüne vakıf olamayabiliriz. Şart da değil, her mesele için. İşte burada iman devreye giriyor. Vahyin bilgisi önümüzü aydınlatıyor. Bundan sonra hangi akıl olsa, yetersiz gelir/geliyor.

Bugün her şeyi akla bina edip kendilerini âkıl zanneden bazı akılsızlar var. Bu din dünyası için de böyle, ilim çevresi için de. Halbuki aklın nuru, kalbin ziyasındandır. Kalb, mahall-i imandır. İmanın ziyası olmazsa, aklın feneri ancak gördüğü kadar görür, künhüne vakıf olamaz. Bunun için vahiy vardır. Bunun için resuller gönderilmiştir.

Akıl, odur ki vahyi ve resulü anlamalı, iman etmeli ve ona göre amel etmelidir. Yoksa hem dünyada hem ahirette sıkıntı ve karanlıktan başka şey görmeyecektir.

Şunu unutmayalım ki aklın üç mertebesi vardır. Birincisi ifrat; diğeri tefrittir. Matlub ise, vasat olanıdır. İfrattan “cerbeze”, tefritten “hamakat” ortaya çıkar. Gerçek akıl ise, aklın vasatı olan “hikmet” mertebesidir ki, “Hakkı hak bilir, ona uyar; batılı batıl bilir, ondan da sakınır.” Zira sınır konulmayan gadap ve şehvet gibi akıl kuvvesinin de vasatını ortaya çıkaran şey, İslam’ın hükümlerine uymaktan geçmektedir.

Sordular: “Ya Resulullah! İnsanların en alimi kimdir?” 

“Akıllı olandır.” 

“En çok ibadet eden kimdir?” 

“En çok akıllı olan.” 

“İnsanların en faziletlisi kimdir?” 

“En akıllı olan...”

“Ya Resulullah akıllı kimse, mürüvvet sahibi, cömert, konuşmasını bilen ve hatırı sayılır kimse değil midir?” Peygamberimiz (sav) de cevaben:

“Bu saydıklarınız dünyaya aittir. Ahiret ise muttakilerindir. En akıllı kimse ise muttaki olan kimsedir.” (Gazali, İhya, 1/217) 

 =>DERGİYE ABONE OLMAK İÇİN TIKLAYIN...

=>İrfan Mektebi Dergisinin " www.irfanmektebi.com " Adresini de Ziyaret Etmenizi Tavsiye ederiz...

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00