İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ MAYIS 2023

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 23 05
  • Marka : SÜEDA

  •  
  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    7,00 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

NEFSİNE MAĞLUP OLAN, DÜŞMANA GALİP GELEMEZ

Hala Sultan olarak bilinen ve Efendimizin süt teyzesi olan Ümmü Haram’ın naklettiğine göre; Efendimiz bir defasında onun evinde öğle uykusundan gülerek uyanmış. Ümmü Haram niçin güldüğünü sorunca uykusunda kendisine ümmetinden fetih maksadıyla Akdeniz’e açılan bazı kimselerin gösterildiğini ve onların cennetlik olduğunu söylemiş, bunun üzerine Ümmü Haram kendisinin de onların arasında bulunması için dua etmesini istemiş, o da dua etmiştir.

Ardından tekrar uykuya dalmış, yine gülerek uyanmış, Ümmü Haram’ın bu defaki sorusu üzerine de ümmetinden bazılarının İstanbul’u fethetmek amacıyla sefere çıkacağını, onların da günahlarının bağışlanacağını haber vermiştir. Ümmü Haram kendisinin de onların arasında bulunması için dua etmesini isteyince Resûl-i Ekrem ona birinci grupta olduğunu söylemiştir.

Nihayetinde Hazret-i Osman’ın halifeliği döneminde Müslümanların ilk deniz seferi olan Kıbrıs Seferine (648-49) eşiyle beraber katılmıştır. Burada şehid olmuştur. Kabri buradadır.

Efendimizin ikinci uyanışında haber verdiği ve sonradan “İstanbul mutlaka fethedilecektir! Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur!” sözleriyle beyan ettiği sefere katılanlardan birisi de mihmandar-ı Resul Eba Eyyüb el-Ensari idi. Cihadı öyle içselleştirmişti ki Efendimizle beraber bütün seferlere katılmış, halifeler döneminde de neredeyse her sefere katılmıştı. Son seferi, Müslümanlar tarafından ilk kuşatılan İstanbul seferidir.

İleri yaşına rağmen o da müjdeye nail olmak için İstanbul surlarının önüne kadar gelmişti. Burada vefat etmiştir.

Bu seferlerin ve fetihlerin asıl amacı, Efendimizin ortaya koyduğu hedef ve kendisine bildirilen af, bağışlanma ve cennet müjdesidir. Hepsinden ötede ise Allah’ın rızası vardır. Bunlar aynı zamanda insanın kendini gerçekleştirmesi, emrolunduğu şey ile doğru orantılı hareket edebilmesidir.

Efendimiz bu noktada dikkatlerimizi büyük cihad ifadesiyle nefislere çekmiş, Tebük Seferi dönüşü, “Büyük cihad, nefisin heva ve hevesine karşı yapılan cihaddır.”[1] demiş ve mücahidi de “Hakiki mücahid, nefsine karşı cihad açan kimsedir.”[2] cümleleriyle beyan etmiştir. Tebük Seferi cihad ve nefis konusunda önemli bir imtihan olmuş, münafıklar elden geldiği kadar engel olmaya, müminleri vazgeçirmeye çalışmışlardır. Mevsim çok sıcak, yol pek uzun ve Medine’de tam hurma toplama zamanı olduğundan, bazı müminlerin bu sefere iştirakte ağır davranması üzerine aşağıdaki ayetler nüzul etmiş ve toparlanmaya vesile olmuştur:

“Ey iman edenler! Size ne oldu ki: “Allah yolunda seferber olun!” denildiği zaman (olduğunuz) yere ağırlaştınız (çakılıp kaldınız)! Ahiretten (vazgeçip) dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat (iyi bilin ki) dünya hayatının menfaati, ahiretin yanında ancak pek azdır. Eğer (savaş için) koşup toplanmazsanız, (Allah) sizi (pek) elemli bir azâb ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; hem O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”[3]

Fethi konuştuğumuzda bu detaylara inmezsek gerçek fetihleri yaşayamayız. Bütün kapıları açan Rabbimizden bize hayır kapılarını açmasını istediğimizde, bizim de kendimizi hayra hazırlamamamız gerektiğini unutmayalım. Sefer yani nefisle mücadele bizden, zafer Allah’tandır.



[1] Beyhaki, ez-Zühd, Beyrut, 1996, 1/165

[2] Tirmizi, Fezailü’l-cihad, 2

[3] Tevbe, 38-39

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00