İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ MART 2023

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 23 03
  • Marka : SÜEDA

  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    7,00 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

ŞERİAT İKİDİR

Maraş merkezli depremlerde büyük bir acıyı hep beraber yaşadık, yaşıyoruz. Fakat diğer taraftan da biliyoruz ki insanlık tarihi boyunca bu ve benzeri vakıalar hep var olagelmiş. Yani insan olarak dünyada yaşıyorsak kendi ölümümüze ve kıyamete kadar bunlar olmaya devam edecek…

Mesele şu ki bunları düzgün okuyabilmek ve maddi-manevi ders alarak ona göre tavrımızı belirlemek gerekiyor. Değilse her defasında aynı şeyleri söyler, aynı şekilde acı çekmeye devam ederiz, Allah muhafaza.

Evet, depremi hem bilim diliyle hem de din diliyle doğru anlamak önemli. Fakat özellikle medyada öne çıkarılan haliyle depreme dair din dilinde ciddi problemler olduğu görülmüştür. Bir şeyi doğru anlamlandıramamak bizleri yanlış sonuçlara, o da felaketin daha da büyümesine götürecektir.

Fakat ne yaparsak yapalım, güya sanatçı bir vatandaşın “Devlet ve Allah kelimelerini aynı cümlede, aynı paragrafta, aynı yerde görmek asla istemiyorum artık yeter” tarzında yanlış bir anlayış içerisine girmeyelim.

Depremle ilgili olarak mühendisliğe dikkat çekelim derken Allah’ın kudretini itham edecek veya yok sayacak şekilde “İnsanı depremden koruyan -haşa- Allah değil, ülkenin mühendisleridir” garabetine kapılmayalım.

Sırf siyasi menfaat için “Takdir-i İlahi değil, takdir-i siyasi” gibi cümlelerle kendimizce bir doğru söyleyeceğiz derken bin hakikati göz ardı edecek densiz/dinsiz cümleler kurmayalım…

İnansak da inanmasak da her şeyin halikı ve hâkimi ancak Allah’tır. Hiçbir şey onun ilmi ve kudretinin haricinde olamaz. Kelamdan gelen şeriat Allah’tan olduğu gibi, doğa üzerinde gördüğümüz, yaşadığımız her şey de kevni şeriata aittir yani Allah’tandır. Statiği konuşurken de tekbir ve namazdan bahsederken de bunların depreme olan bağını kurarken de şeriattan, ona uyup uymamaktan bahsettiğimizi unutmamalıyız.

Şu ayet-i kerimeler dünyanın ve hadisatının nasıl bir elek ve süzgeç olduğunu net olarak beyan etmektedir:

“Hem bir sure indirildiği zaman, bunun üzerine onlardan (o münafıklardan) bazısı: “Bu, hanginizin imanını artırdı?” der. Fakat iman edenlere gelince, işte (her inen sure) onların imanlarını artırır ve onlar (bunu müjde kabul ederek) sevinirler. Kalplerinde bir hastalık (nifak) olanlara gelince ise, artık (her ayetimiz) onların küfürlerine küfür kattı ve onlar kâfir kimseler olarak öldüler.” (Tevbe- 124-125)

“Hem Kur’an’dan öyle şeyler indiriyoruz ki o, müminler için bir şifa ve bir rahmettir; zalimlere ise ancak hüsran arttırır.” (İsra, 82)

Tekrar hatırlatalım ki kevni hadiseler de tekvini şeriatın ayetleridir. Eğer dikkat etmezsek şeytan ve nefis bizi aldatır, Allah’a düşman olmaya kadar götürebilir.

Allah’a sığındığımız ve olmasını istemediğimiz bu hadiseler olur da başımıza gelirse nereden geldiğini ve kime sığınmamız gerektiğini unutmamak önemli. Ancak tedbir noktasında üzerimize düşeni yapmak elbette boynumuzun borcu.

Hasılı şeriat ikidir. İkisine de iman ve itaat şarttır. Kevni şeriatı maddi ve inkâr gözüyle görüp kelami şeriata münkir olmak en büyük felaket ve sonu büyük hasarettir.

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00