Ah Teslimiyet
Kurban mevsimi geldi. Kalplerin imtihanla yandığı, ellerin Rabbe yöneldiği, tekbirlerin göğe yükseldiği günlerdeyiz. Yere düşen her damla kan, göğe yükselen her dua bir anlam taşıyor şimdi. Kulluğun çıplak, makyajsız hâli bu. Biz de bu sayıda, kurbanın gölgesine düşen en derin kelimeyi konuştuk: Teslimiyet.
Çoğu zaman bir susuş bu; bazen bir damla yaş, bazen içe işleyen bir vazgeçiş. Ama ne hareketsiz bir kabulleniş, ne de korkuyla sinmiş bir geri duruş. Teslimiyet; İbrahimce duruş, göğe açılan bir secde, yere çakılı bir tevekküldür. Oğlunu kurban etmeye yürüyen bir babanın adımlarında, göklerin aralandığı yerdedir asıl sır. Teslimiyet, emre “tamam” diyen yüreğin tereddütsüz yürüyüşüdür. O yürüyüşün yankısı, hâlâ İsmail’in sessizliğinde duyulur.
Zaman değişti, çağ başka ama mesele aynı: Teslimiyet. Modern insanın yanılgısı şu: Kontrol ettiğini sanıyor. Her şeyi planlıyor, her şeyi yönetmeye çalışıyor. Ama hayat, onun planlarına gülüyor çoğu zaman. İşte bu yüzden yeniden hatırlatmak istedik. Bazen bırakmak, tutmaktan daha güçlüdür. Bazen bir adım geri çekilmek, aslında hakikate daha yakındır. Cesaret, bazen “tamam” diyebilmektir. Teslimiyetin merkezinde yatan işte budur.
“İslamiyet, teslimiyettir” sözü, sadece bir tanım değil; bir özdür. Kurban, sadece koçun boynuna inen bıçak değil; nefsimize, tutkularımıza, arzularımıza indirilen bir teslimiyet çağrısıdır. Pazarlıksız bir kabuldür. Sonucu bilmeden, sonucu Allah’a bırakarak yaşanan bir tevekkül hâlidir. Asıl razılık, Allah’ın bizim için seçtiğine gönülden “amenna” diyebilmektir.
Bu sayıda yer alan yazılar, bu büyük hakikatin farklı veçhelerini anlatıyor: İbrahimce bir cesaret, İsmailce bir sükûnet, Hacerce bir tevekkül… Her biri çağımıza, karışıklığımıza, unutuşumuza bir hatırlatma.
Sayfaları çevirdikçe göreceksiniz: Kurban sadece bir ritüel değil. Bir bakış, bir bırakış, bir yeniden başlama. Çünkü teslimiyet, geçmişin hikâyesi değil; bugünün acil ihtiyacı.
Şimdi kendimize soralım: Sıkı sıkı tuttuklarımız neler? Hangi korkular, hangi planlar, hangi bencil istekler Allah’a “bırakılmayı” bekliyor?
Belki de hayat, neyi bırakabildiğimizle ölçülür.
Kurban Bayramı’nın bu ruh ikliminde, gönüllerinizin teslimiyetle genişlemesini, sofralarınızın bereketle dolmasını, sevdiklerinizle beraber huzur içinde bir bayram geçirmenizi dileriz. İydiniz saîd, ömrünüz medid olsun.