İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ EYLÜL 2025

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 25 09
  • Marka : SÜEDA

  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    24,00 TL + KDV
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

Eğitim, İnsanı İnşa Etme Sanatıdır

Eğitim, insanı şekillendiren en köklü ve en güçlü iklimdir. Bir çocuğun hangi sese kulak verdiği, hangi nazarla bakıldığı, hangi ölçüyle değerlendirildiği; sadece onun değil, toplumun ve geleceğin de kaderini belirler. Ne var ki zamanla bu iklimin havası bozuldu. Öğrencinin adı yarışçıya, öğretmenin adı gözetmene, okulun adı ise sınav kampına dönüştü.

Bilgi çoğaldı, ama hikmet kayboldu. Kalem oynatmayı bilen çok; fakat neye yazı yazdığını bilen az. Çünkü “terbiye” olmadan verilen her tahsil, şahsiyetsiz bir yığın bilgiye dönüşüyor. Ezber, hakikatin önüne geçtikçe; kalpsiz zihinler, soğuk diplomalar, yönsüz başarılar birikiyor. Eğitim artık yalnızca hedefe koşulan bir parkur gibi görülüyor. Oysa asıl olan, yolda olmaktır.

İnsanın yaratılışı gibi eğitimi de tek ve biriciktir. Her çocuk aynı hızda koşmaz, aynı yöne bakmaz, aynı soruya aynı cevabı vermez. Eğitim, herkesi aynı kalıba sokmak değil; her birine kendi mecrasında akacak yolu göstermekle anlam kazanır. İşte tam bu noktada şunu hatırlatmak gerekir: “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.” Çünkü bir balığın kanadı olmadığı gibi, bir kuşun yüzgeci de yoktur. Her çocuğun kendine has bir yolu, yeteneği, mizacı, meyli vardır. Eğitim, bu farklılıkları yok sayarak değil, onları tanıyarak ve destekleyerek insanı gerçek anlamda büyütür.

Kalbi olmayan bir bilgi, hakikate kapalıdır. Eğitim sadece akla değil, kalbe de hitap etmelidir. Zira insan sadece düşünen bir varlık değil; hisseden, inanan, yön arayan bir varlıktır. Bilgi, vicdanla buluşmadığında neyi yapması gerektiğini bilse de neden yapması gerektiğini anlayamaz. Bu da yalnızca meslek sahibi bireyler değil; yönünü kaybetmiş, arayışı unutturulmuş kalabalıklar doğurur.

Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadesiyle: “Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”

Bu bakış açısı, bize gösteriyor ki, sadece fenni bilgilerle donatılmış ama manevi değerlerden mahrum bir eğitim, insanı maddeye saplar; yalnızca dinî bilgiyle fakat dünyaya kapalı bir eğitim ise onu dar bir alanda taassuba iter. Eğitim, hem kalbe hem akla yöneldiğinde; yani vicdanın ziyası ile aklın nurunu birleştirdiğinde, işte o zaman gerçek manada hakikat ortaya çıkar.

İnsan, hayat boyu öğrenmeye muhtaçtır. Fakat bu öğrenme, yalnızca sınavlar için değil; bir ömrün anlamı, yönü ve istikameti için gereklidir. Eğitim, aklı bilgiyle; kalbi ise hikmetle beslemeli, bu iki kanadı birlikte güçlendirmelidir ki insan hem yeryüzünde adil yürüsün hem de göğe doğru yükselsin.

Diplomanın değil, marifetin kıymet gördüğü; ezberin değil, anlayışın öne çıktığı bir anlayışa ihtiyacımız var. Kalıbı değil kalbi ölçen, rekabeti değil inşayı önceleyen bir eğitim iklimi… Ahilik gibi; hem eline hem diline hem kalbine yön veren bir terbiye düzeni… Marifetsiz maarifin olmayacağını bilen bir şuur…

Zira mesele, sadece çocuğu eğitmek değil, insanı inşa etmektir. Bunun yolu da insanı tanımaktan, fıtratı merkeze almaktan geçer. Ve nihayetinde eğitim, insanı kendisine ve Yaratan’ına yaklaştıran bir yoldur. Eğer o yol bozulursa, yalnız talebeler değil, toplumlar da yönünü şaşırır.

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00