İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ EKİM 2020

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 20 10-

  •  
  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    2,03 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

BİLİMSEL BİLGİDEN MANA NEDİR?

İnsanoğlunun ilk atası Âdem (as) yaratıldığında kendisine isimlerin hepsinin öğretildiği Bakara Suresinin 31. ayetinde bildirilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere, bilginin, insanlık için ilk ve sonrasında devam eden tek gerçek ve istikametli kaynağı Rabbimizdir.

Bilgi akışının sağlanması da mukaddes kitaplar ve Peygamberler vasıtasıyla olmuştur. Devamında ise, bu iki kaynaktan beslenerek bilgiye açık hale gelen mütehassıslar yani alimler, veli zatlar ve asfiyaların gerek şahısları gerekse eserleri ile bu istikamet muhafaza edilmiştir.

Meleklerin ilk hayretle “Nasıl olur?” diye tepki verdikleri, fakat sonrasında secde etmeleriyle Rablerine boyun eğdikleri tabloda şeytan Rabbinin emrine karşı durmuş ve kafirlerin ilki yani hakikati gizleyenlerin başı olmuştur.

Dahası bu karşı duruşunu devam ettirmiş, ilk komplo ve insanın sürgününü hazırlamış, Âdem (as) ve ehli ile şeytan, dünyaya, “Birbirinize düşman olun!” kaydıyla belirli bir zamana kadar gönderilmişlerdir. Ve böylece insanlığın da önüne kıyamete kadar sürecek iki yol açılmıştır. Ya hakikati görüp, anlayıp, kabul edip hidayet üzere olacaklardır, ki bunun sonunda asıl vatanlarına dönüş yani cennet vardır; ya da hakikati inkâr edip cehenneme gideceklerdir.

Evet, insanlığın gerçek hikayesi, başlangıcı ve süreçle birlikte sonun şekli böyledir. Yine bu bize Allah tarafından bildirilmiştir. Bizden beklenen de bu hakikate ram olmaktır. Değilse şeytanın ayak izlerini takip ederek cehenneme gitmek gibi bir durum söz konusudur.

Bunu detaylı yazmak durumunda kaldım. Çünkü temeli anlamadan konuyu çözmek mümkün olmayacaktır.

Günümüze geldiğimizde en çok canımızı sıkan hususlardan birisi, bilgi kirliliğidir. Yanlış bilgidir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestirememektir. Dahası, bilgi ve bilim olarak önümüze konulan birtakım şeylerin, bizi asıl bilgiden uzaklaştırmasıdır. Bunun da bilimsellik adı altında yapılmasıdır. Kurulan bilimsel oligarşi eli ve diğer her şeyin inkârı ile bu fikirde kalma istibdadıdır.

Bu bilgi denilen şey, maalesef bizi ilk insanın muhataplığında yaşadıklarından uzaklaştırmaktadır. Hidayete değil, inkara götürmektedir. Görmediğime inanmam diyen, her şeyi maddeden ibaret sayan, her şeyi sebeplerle açıklayıp arkadaki hakikati gizleyen anlayış, inkârcı bir anlayıştır. Şeytanın Âdem (as)’ın yaratılmasıyla Rabbine karşı takındığı tavırdır.

Haddi zatında bakıldığında kâinat bir kitap ve yaratıcısını tanıtırken, pozitivist yaklaşım, inkâr kafası ve bunların ürünü olan bakış açısıyla şekillenen bilgi ve eğitim, insanı daha iyi yapmamaktadır. Âdemoğlu her varlıktan yola çıkarak Allah’a ulaşabilecekken, bu yolları tıkamakta ve Rabbine kul olacak insanlar yerine, şeytanın ayak izlerini takip edecek nesillere kapı aralamaktadır.

Bilimi inkâr edemeyiz. Zira bilimsel bilgi, Allah’ın büyük kitabı kâinattan beslenmektedir. Fakat yorumunda problem vardır. Kâinata mana-yı harfiyle bakmadıkça da bu düzelmeyecektir. Bunun için de marifet diline ve eğitimine şiddetli ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Bunun bizi götüreceği en yakın istasyon da bu zamanda Risale-i Nur’dur.

Mevzua daha yakından bakmak için, lütfen dergi sayfalarını okumaya devam ediniz. Özellikle kapak konusuna…
* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00