İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ NİSAN 2019

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 19 04
  • Marka : SÜEDA

  •  
  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    2,00 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

YARIMDAN SONRA

Editör yazısını yazmak için bilgisayar başındayım. Derginin geneline baktım, ne yazarım diye. Hocanın minbere çıkıp da her şeyi unuttuğu gibi bir hal olmasa da, içimden geleni yazmak gibi bir hal gezindi ağırlıklı olarak üzerimde.

TÜRDEB’in bünyesinde bulunan dergilerin genel yayın toplantısına çıkacağım birazdan; kafamın bir tarafında o var. Bir gün önce TGSP yönetimde değerlendirdiğimiz gelecek vizyonu ve ayrıca Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ziyareti sonrası çıkan sonuçlar ve onun üzerinden yapılacak çalışmalar yokluyor bir taraftan zihnimi.

Diğer taraftan Yeni Zelenda’da yaşanan elim terör hadisesi zorladı aklımı ve kalbimi. Şehid olan Müslüman kardeşlerimiz bir tarafta içimizi acıtırken, diğer taraftan İslamiyet’e olan ilginin artması ve pek çok kişinin Müslüman oluyor olduğu bilgisi ayrı bir hissiyat yükledi kalbime. Bir an Uhud geçti içimden. “Allah en iyisini bilir!” dedim ben de. Rabbim en derin manasıyla söyleyip hissedebilmeyi nasib etsin bana da sizlere de!

Memlekete kaydı bir taraftan kalbim, aklım, gönlüm. Ümitsiz miyim? Hayır! Biz ümidimizi kaybettiğimiz zaman her şeyimizi kaybettiğimiz andır. Allah var, gam yok! Buna olan inancımı tazelemek istedim gayretle. Sebat diledim Rabbimden. “Ben ne yapabilirim?” sorusu kuvvet buldu zihnimde. “Ben ne yapabilirim?”

Kalb ve mide dairesi üzerinden genişleyen metafor gezindi iç dünyamda. Önce sen dedi, vicdanımda yankılanan ses. Sen öncelikle kendini dengeleyebilirsin. Kendini düzene sokabilirsin. Kendini gözden geçirip, kusurunu görüp, tövbe ve istiğfar ile affa layık hale gelebilirsin.

Hazret-i Ömer geldi ardından kalbime; hilafeti döneminde kurtların bile kuzulara saldıramadığı halife Ömer (ra). “Neydi sır?” dedim içimden. Dedi vicdanımdan gelen ses, “halis, muttaki, net bir iman!”

Evet, o Ömer (ra) ki, en karanlıklı dünyadan sıyrılıp Kur’an nurunda hayat bulmuş, Resulüllah dizinde tedris görüp, adaletiyle imtisal edilecek bir rol-model olmuştu. O Allah’ın rızasını kazanmakla, Allah da onun kudretini geniş, şanını âlî eylemişti. İşte sır şurada aşağıdaki satırlarda yatıyordu:

“Amelinizde rızâ-yı İlâhî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse, ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse, tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder.”

“Abi yazı tamam mı?” sesiyle irkildim. Süreli yayın neticede. Grafiği var, baskısı var, dağıtımı var… Ne zaman tamam olacak işlerimiz? Heyhat, mezarlıklar işleri yarım kalanlarla dolu değil mi? Peki, veda hutbesindeki cümleleri nereye, nasıl koyacağız?

“Ey İnsanlar! Yarın Beni size soracaklar. Ne dersiniz? Peygamberlik görevimi yeri­ne getirdim mi? Vazifemi yaptım mı? (Orada bulunanlar, ‘evet yemin ederiz ki, tebliğ ettin, bize tavsiyelerde ve öğütlerde bulundun, böylece şehadet ederiz' dediler).

-Şahit ol ya Rabbi, şahit ol ya Rabbi, şahit ol ya Rabbi...”

Allah’ım kusurumuzu, noksanımızı affet! Biz kendine kul kabul et!

=>DERGİYE ABONE OLMAK İÇİN TIKLAYIN...

=>İrfan Mektebi Dergisinin " www.irfanmektebi.com " Adresini de Ziyaret Etmenizi Tavsiye ederiz...

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00