İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ MAYIS 2019

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 19 05
  • Marka : SÜEDA

  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    2,00 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

SON KAVŞAK HEP KÖPRÜDEN ÖNCE DEĞİLDİR

Bediüzzaman Hazretleri 1900’ün başlarında, Muhakemat isimli eserinin baş tarafında, karşılaşılan problemin kaynağına şu ifadelerle dikkat çekiyordu:

“İslamiyet’in mağz ve lübbünü (özünü) terk ederek kışrına (kabuğuna) ve zahirine vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve su-i fehim ve su-i edeple İslamiyet’in hakkını ve müstahak olduğu hürmeti ifa edemedik. Ta, o da bizden nefret ederek evham ve hayalatın bulutlarıyla sarılıp tesettür eyledi..... bizi dünyada te’dib için zillet ve sefalet içinde bıraktı.”

Devamında da ekliyor ve çareyi de söylüyordu: “Bizi kurtaracak yine onun merhametidir.”

Muhterem Mekteb-i İrfan sakinleri! Bir manevi bahar iklimine daha vasıl olduk hamdolsun. Bire binlerin karşılık verildiği, rahmeti bol zamanlara dehalet eyledik. Emr-i İlahi ile tutulan oruç sayesinde nefsin dizginlerini yakalamak ve kul olduğumuzun şuuruna ermek vakitlerine doğduk. Şükürler olsun ki bir Ramazan ayına daha yetiştik. “Ya Rabbi! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” duasının kabul dairesine girdik.

En son Şanlıurfa’da 100’den fazla sivil toplum kuruluşu ile yaptığımız istişare toplantısında da vurgu hep kendimize dönüp bakmakla ilgiliydi. Çok kimse, “kendini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez” kaidesini tekrar ve terdad ile zikr eyledi. Başkasında aradığımızı kendimizde bulmadan olmayacağının altı kalın çizgilerle yeniden çizilmişti.

İşte bu noktada yapılaması gerekene dair şu ifadeleri beyan ediyordu Bediüzzaman Hazretleri: “Öyleyse, ey ihvan-ı müslimîn! Geliniz, ona tarziye vereceğiz. Elbirliğiyle dest-i sadakati uzatacağız, biat edeceğiz. Onun hablü’l-metinine sarılacağız.”

Sesimizi değil, sözümüzü yükselteceğiz. Dilimizde olanı dilimize yani gönlümüze indirerek iletişim kuracağız. Duada (fiili, kavli, hali, ızdırari, istidadi, ihtiyaç-ı fıtri) birleşeceğiz. Nefsimize değil, Allah’a itimat edeceğiz. Ve bileceğiz ki:

“Hak neşvünema bulacaktır, eğer çendan toprakta gizlense... Ve taraftar ve mültezimleri muzaffer olacaklardır, eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar...
Hem …. İstikbale hüküm sürecek ve her kıt’asında hâkim-i mutlak olacak, yalnız hakikat-i İslamiyet’tir.”

Bizler fert fert hazır olabilecek miyiz? İslamiyet’in hakikati zuhur ettiğinde eski muattal, gevşek, umarsız halimizden sıyrılıp “buradayız” diyebilecek miyiz? Zaten böyle olduğumuz için gizlenmemiş miydi İslamiyet? İçinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerifi bunun için bir fırsat bilebilecek miyiz? Bizi mahvedip sıkıntı veren yüklerimizden kurtulabilecek miyiz? Neydi o yükler?

“İstibdad-ı mütenevvi ve ahlâksızlık ve müşevveşiyet-i ahval ve atâleti intaç eden yeistir” diyordu 1900’lerin başında Üstad Bediüzzaman. Ve ekliyordu “ki, şems-i İslamiyet’in küsufa yüz tutmasına sebep olmuşlardır.”

Beyler, Hanımlar! Çanak çalmak işe yaramaz. Tutulma, vakt-i merhununda biter. Mesele ona dönük ve hazır olabilmektir. Fırsatı kaçırmamak elzemdir. Dikkat! Son kavşak hep köprüden önce değildir.
* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00