İRFAN MEKTEBİ DERGİSİ AĞUSTOS 2017

  • 0.0 Yorum var.
  • Ürün Kodu : 04 03 17 08
  • Marka : SÜEDA

  • Toplam Fiyat
  • Fiyatı
    1,40 TL + KDV
  • Adet :
  • Çevirmen
  • Yayın Tarihi
  • ISBN
  • Baskı Sayısı
  • Dil
  • Sayfa Sayısı
  • Cilt Tipi
  • Kağıt Tipi
  • Boyut
  • Aynı Gün Kargo
  • En Ucuz Ürün
  • Fırsat Ürünü
  • Hediyeli Ürün
  • Hızlı Kargo
  • İndirimli Ürün
  • Özel Ürün
  • Sınırlı Sayıda
  • Şok fiyatlı
  • Yeni Ürün
  • Ücretsiz Kargo

Ağustos Ayı Editör Yazısı

Avrupa’nın Maskesi

Batı hayranlığının başlaması, kendi dinamiklerimizden sarf-ı nazar etmekle tezahür etti. Hatta öyle zaman geldi ki, dün mefahirimiz olan nice güzellikler, sanki sıkıntının kaynağı gibi gösterilmeye başlandı.

Üç devri yaşamış Bediüzzaman Hazretleri o dönemdeki efkârı ve savrulmaları 29. Mektuptaki şu sual çerçevesinde değerlendirmişti: Bir kısım zevat diyorlar ki, “Bu taassub-u dinî bizi geri bıraktı. Bu asırda yaşamak, taassubu bırakmakla olur. Avrupa taassubu bıraktıktan sonra terakki etti.”

Bunlara karşı Bediüzzaman Hazretleri şöyle cevap vermiştir: “Yanlışsınız ve aldanmışsınız! Veya aldatıyorsunuz. Çünkü Avrupa, dinine mutaassıptır. Hatta bir adi Bulgar’a veya bir nefer-i İngiliz’e veya bir serseri Fransız’a, ‘Sarık sar. Sarmazsan hapse atılacaksın’ denilse, taassupları muktezasınca diyecek: ‘Hapse değil, öldürseniz bile dinime ve milliyetime bu hakareti yapmayacağım.’

Hem tarih şahittir ki, ehl-i İslâm ne vakit dinine tam temessük etmişse (sıkı sıkıya bağlanmışsa), o zamana nispeten terakki etmiş (ilerlemiş); ne vakit salâbeti terk etmişse, tedenni etmiş (alçalmış, gerilemiştir). Hıristiyanlık ise bilakistir.”

Bütün bunlara rağmen güçlü algı çalışmaları ve tahribin de kolaylığı sebebiyle, Batı, doğu toplumları için her zaman adeta kızıl elma oldu. Hayranlıkta sınır tanımaz hale geldik. Batı dünyasının bütün dünyanın gözü önünde yıllarca yaptıkları zulümler bile, bu kör edici hayranlık sebebiyle görmezden gelindi, getirildi.

Elbette halk olarak itiraz ettiğimiz, kabul etmediğimiz noktalar olmadı değil, fakat genel kafa yapısı ve idarecilerin Avrupa hayranlığı ve bağımlılığından dolayı bir şekilde ses çıkarılamadı. Çıkarmak isteyenlere de izin verilmedi.

Bu süreçte hem Avrupa’nın sınırları zorlayacak tavır ve davranışları yüzünden, hem medya araçlarının insanların doğru bilgiye ulaşmasında –nispeten- kolaylık sağlamasından ve Doğu milletleri içerisinde Türkiye’nin sağlam bir liderlik ve millet olarak kararlı bir duruş sergilemesinden naşi dengeler değişti. Batı, maskesini çıkarmaya, gerçek yüzünü daha net göstermeye başladı.

Gerçek niyetlerini ve hedeflerini hiç çekinmeden ve gayr-i medeni usullerle dünya devletlerine açık ettiler. Bir taraftan da Türkiye’deki öze dönüş ve kendini keşfetme halinden de ürpererek, hatta korkarak hareket eder oldular.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Her gecenin bir sabahı vardır. Zulüm devam etmez. Bunlar mücerrep hakikatlerdir. Ne var ki dünya, meydan-ı imtihandır. Ve bizler de imtihan olunuyoruz. İşimiz hem zor hem kolay. Çünkü sual de cevap da bizde.

Kendimiz olma yolunda yakaladığımız ivmeye kuvvet vermeliyiz. Bizi biz yapan hakikatlere yani İslamiyet’e sıkı sıkıya sarılmalıyız. Avrupa’yı yaptığı zulümlerin dehşeti yakalayacak elbet, bu dünyada ve ahirette. Biz Doğu toplumlarını, özelde Müslümanları güzel ve aydınlık günler bekliyor. Elbette yukarıdaki şartları yerine getirdiğimiz takdirde.

Yazımızı Bediüzzaman Hazretlerinin şu cümleleriyle bitirelim:

“Şu istikbal inkılâbâtı içinde en gür sada İslam’ın sadası olacaktır.”

İnşallah.

Dergimize abone olun, her ay kapınıza gelsin. Abone olmak için lütfen tıklayınız.

Dergimizin web sitesini ziyaret ederek okuma çalışmaları yapabilir, dergimiz hakkında ayrıntılı malumata sahip olabilirsiniz. Ziyaret etmek için lütfen tıklayınız.

* Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00